“Ülseratif kolit (UK), inflamatuar bağırsak hastalığı (IBH)'nın bir şeklidir. Ülseratif kolit (UK) ülserler ve açık yaralar ile seyreden, kalın bağırsakları tutan bir kolittir. Aktif hastalığın ana belirtisi genellikle aşamalı bir başlangıç gösteren ısrarlı kanla karışık diyaredir. IBH sıklıkla sıkıntılı ama daha az önemli olan irritabl bağırsak sendromu (IBS) ile karıştırılır. Ülseratif kolit (UK)in bir diğer inflamatuar bağırsak hastalığı olan Crohn hastalığı ile arasında benzerlikler vardır. Ülseratif kolit alevlenen semptomların ve göreceli olarak semptomsuz dönemlerin olduğu kesintili bir hastalıktır.Ülseratif kolitin semptomları bazen kendi kendine azalabilmesine rağmen, hastalık gerilemeye girmesi için tedaviyi gerektirir. Ülseratif kolit Amerika Birleşik Devletleri'nde her 100,000'de 35-100 kişide[1] ya da populasyonun 0,1%'inden azında meydana gelmektedir. Hastalık birbirinden ayrı ülkelerin kuzey bölgelerininin yanı sıra dünyanın kuzeyindeki ülkelerde daha yaygındır. Tanı oranlarının daha fazla olması nedeniyle varlıklı ülkelerde hastalık oranı daha yüksek olma eğilimindedir. Ülseratif kolitin bilinen bir sebebi olmamasına rağmen, genetik bir unsurun varlığından şüphelenilmektedir. Hastalık, yatkın bir kişide çevresel etmenler tarafından tetikleniyor olabilir. Beslenmeyle ilgili değişiklikler kişinin hastalıktan duyduğu sıkıntıyı azaltmasına rağmen, ülseratif kolitin beslenme faktörlerinden kaynaklanmadığı düşünülmektedir. Ülseratif kolit bir otoimmün hastalık olarak tedavi edilir. Tedavi anti-inflamatuar ilaçlarla, immunosupresyon ile ve immün cevabın özgün bileşenlerini hedefleyen biyolojik terapi iledir. Kolektomi (cerrahi olarak kalın bağırsağın kısmi ya da tam olarak çıkarılması) bazen gereklidir; fakat hastalık için tedavi edici değildir.” wikipedia
East Anglia Üniversitesi'ndeki (UEA) tıbbi araştırmacılar tarafından koordine edilen yeni bir araştırmaya göre, daha fazla zeytinyağı yemek ülseratif koliti önlemeye yardımcı olabilir. New Orleans'taki Sindirim Hastalıkları Haftası konferansında sunulan bulgular, zeytinyağında bulunan oleik asit açısından zengin bir diyete sahip kişilerin ülseratif kolit geliştirme olasılığının çok daha düşük olduğunu gösteriyor. Oleik asit, zeytinyağı , yer fıstığı yağı ve üzüm çekirdeği yağının yanı sıra tereyağında ve bazı margarinlerde bulunan tekli doymamış bir yağ asididir. UEA Tıp Fakültesi'nden Dr. Andrew Hart liderliğindeki araştırmacılar, İngiltere'nin Norfolk şehrinde yaşayan 40-65 yaş arası 25.000'den fazla kişiyi inceledi. Gönüllüler, 1993 ile 1997 yılları arasında EPIC çalışmasına (Diyet ve Kansere İlişkin Avrupa Prospektif Araştırması) dahil edildi. Başlangıçta hiçbiri ülseratif kolit olmayan katılımcılar, daha sonra Cambridge'de çalışan özel olarak eğitilmiş beslenme uzmanları tarafından analiz edilen ayrıntılı gıda günlüklerini tamamladı. 2004 yılına kadar, çalışmadaki 22 katılımcı ülseratif kolit geliştirdi ve araştırmacılar diyetlerini hastalığı geliştirmeyenlerle karşılaştırdı. En yüksek oleik asit alımına sahip olanların hastalığa yakalanma riskinin yüzde 90 daha düşük olduğunu buldular. Dr Hart, "Oleik asit, bağırsakta bulunan ve bu hastalıkta bulunan iltihabı şiddetlendiren kimyasalları bloke ederek ülseratif kolit gelişimini önlemeye yardımcı oluyor gibi görünüyor " dedi. Dr Hart, "Ülseratif kolit vakalarının yaklaşık yarısının, daha fazla miktarda oleik asit tüketilmesi durumunda önlenebileceğini tahmin ediyoruz. Günde iki ila üç yemek kaşığı zeytinyağı koruyucu bir etkiye sahip olacaktır" dedi. Ülseratif kolit , Birleşik Krallık'ta her yaştan 120.000 kişiyi ve ABD'de 1 milyon kişiyi etkileyen üzücü bir hastalıktır. Karın ağrısı , ishal ve kilo kaybına neden olan kolon veya kalın bağırsak zarının iltihaplanması ile karakterizedir . Bağlantının kesin olduğu söylenmeden önce, bu sonuçların orada tekrarlanabilir olup olmadığını belirlemek için başka ülkelerde de benzer çalışmalar yapılması gerekmektedir. Oleik asidin gerçekten koruyucu olduğu doğrulanırsa, koliti önlemek için diyet değişiklikleri düşünülmelidir. Ek olarak, oleik asit takviyelerinin kullanımı da gelecekte kolit hastaları için olası bir tedavi olarak değerlendirilmelidir.